Bu Blogda Ara

20 Aralık 2011 Salı

3D Görüntü

İlk olarak “3D Görüntü” başlığı altında biraz konuşalım. Ardından 3D TV ve içeriklerinden söz edeceğiz. “3D Görüntü” oldukça köklü bir tarihe sahip. Yaklaşık 150 senelik bir geçmişinin olduğunu söyleyebiliriz. İşin biyolojik tarafı oldukça basit; gözlerimiz aynı hat üzerindeki iki farklı (benzer) görüntüyü kolaylıkla izleyebiliyor. Fakat iki gözümüz aynı yöne bakıyor ve aynı kompozisyonu görüyor olsa da, bu işlemi farklı açılardan gerçekleştiriyor. Aslında bunun optik bir hata olduğunu düşünebilirsiniz. Lakin bu geometrik fark ya da paralaks olarak adlandırılan hata, beynimiz tarafından derinlik olarak algılanıyor. Devamında da 3. boyut bilincimizde oluşturuluyor. İki gözümüzün olmasını ve gözlerimizin arasındaki boşluğun, nelere sebep olduğunu bu şekilde daha kolay anlayabilirsinizJ. Bu düşünceyle yola çıkarak icat edilen stereoscopy cihazları sayesinde, 3 boyutlu fotoğrafların ortaya çıkması sağlanmıştı. Yani ilk adım stereoscopy cihazlarıyla atıldı.



İki adet farklı (benzer) görüntü oluşturuluyor. Görüntüler aynı hat üzerinde olsalarda açıları farklı.



1914 üretimi Alman yapımı Stereoscopy kamera.

3D teknolojileri

3D ( üç boyut ) türlerinden de bahsedebiliriz. Kendi içerisindeki çeşitli teknolojileri barındıran bir kavram ile karşı karşıyayız. Buradaki bilgiler 3D TV’leri algılama şeklinize de destek olacaktır. Şu sıralarda satılan 3D TV’ler ile beraber uyumlu gözlüklerde kutu içeriğine dahil ediliyor. Yakın zamanda son kullanıcıyla tanışacak olan modellerde ise böyle bir gözlüğe ihtiyacınız olmayacak. Evet, biraz ilginç ve kafa karıştırıcı görünüyor. Bu teknoloji Autostereoscopy olarak adlandırılmış. Derinlik algılama ve işleme aşamaları ekran üzerinden gerçekleştiriliyor. Stereoscopy’de gözlük kullanmanız zorunluydu ve sağ / sol göz arasındaki perspektif farkıyla meydana gelen iki farklı (benzer) 2D görüntü birleştirilerek 3D görüntü meydana getiriliyordu. Autostereoscopy’de gözlük kullanmadan 3D oluşturulma işlemi iki farklı teknik ile gerçekleştiriliyor. Bu tekniklerin ana hedefi beyninizi aldatmaktan ibaret. “Paralaks bariyer” ve “Merceksi lens” olarak isimlendirilen bu farklı yöntemlerden, televizyon teknolojilerinin öncüsü olan Sharp’ın icadı “Paralaks bariyer” tekniğini açıklayalım. Bu tekniği Sharp firması 2000’li senelerin ilk zamanlarında yalnızca cep telefonlarında kullanıyordu. Tek ekranda iki gözün oluşturduğu farklı bakış açılarından yararlanarak eş zamanlı benzer görüntülerin oluşturulmasına dayalı bir tekniktir. Paralaks’a neden olan ise ekranın önündeki boşluklu bariyerlerdi. Bu bariyerler, her gözün farklı piksel topluluklarından etkilenmesine neden oluyor. Yani sağ ve sol gözümüzde ayrı ayrı perspektifler meydana geliyor.



Paralaks bariyer tekniğinde izlenen yolu görüyoruz. Gördüğünüz gibi ekrandaki pikseller dikey olarak iki farklı renge – gerçekte bunu ayırt edemiyoruz- ayrılıyor. Böylece iki gözümüze, farklı ışıklar gönderiliyor.

Autostereoscopy’de kullanılan diğer teknik “Merceksi Lens” olarak adlandırılıyor. Burada da gözlük kullanma ihtiyacı ortadan kalkıyor. Tekrar hatırlatalım; tek gözümüzle iki görüntü arasındaki derinliği ve mesafesi algılayabilmemiz mümkün değildi. Bu yöntemde yüksek kaliteli mercekler kullanılıyor. Yine sol ve sağ göze farklı görüntüler gönderiliyor. İnce katman üzerine yerleştirilen merceksi veya silindirik lensler, televizyon ekranına dahil ediliyor. İzleyici ekrana bakarken, görüntü bu lensler tarafından büyütülüyor. Mercekli lenslerden baskı ortamlarında da yararlanılıyor. Baskının ardından oluşan görüntüye farklı açılardan bakıldığında bir hareket hissiyle beraber, derinlik göze çarpıyor. Bu tekniğin performansını ekranda kullanılan lens sayısıyla beraber, piksellerin yenilenme hızı da etkiliyor. Yani 3D TV’ler için “Hertz” kavramının önem kazandığını söyleyebiliriz.



Söz konusu tekniğin görsel eşliğindeki işleyişini inceleyebilirsiniz.

Nasıl izleniyor?

Güzel bir bölümdeyiz. Yukarıdaki satırlarda 3D görüntülemenin mantığını kavradığınızı düşünüyoruz. Özellikle gözlüksüz 3D üzerine biraz daha konuştuk. Şimdi harmanlayarak devam edeceğiz. 3D TV ürünlerinde daha çok gözlüklü modeller ile karşılaşıyoruz. Bu TV’ler polarize yapıdaki gözlükler ya da anaglif yapıdaki gözlükler ile izlenebiliyorlar. Ayrıca Active Shutter olarak adlandırılan gözlükleri de unutmayalım. Anaglif tekniğine aslında yabancı değiliz. 1990’ların sonu , 2000’lerin başında kırmızı – mavi ve kırmızı – yeşil gözlükler oldukça yaygındı. Hatta gazetelerle birlikte hediye edilirlerdi. Yalnız o dönemlerde, uzun süre ekrana odaklandığınızda baş ağrısı devreye giriyor ve seyir zevki diye bir şey kalmıyorduJ.



Çerçevesi modern görünen anaglif bir 3D gözlük. Anaglif tekniğinde sol göz de daima kırmızı filtre kullanılıyor.Bu gözlükler bir dönem kitaplarda da yaygın bir şekilde kullanılıyordu. Tabii biraz sıkıntılı olduklarını kabul etmeliyiz. Çünkü çizimleri doğal renkleriyle göremiyordunuz.

Anaglif gözlüklerin çalışma prensibinden biraz bahsedelim. Ardından polarize gözlükleri tanıyabiliriz. Anaglif gözlüklerin sol tarafında daima kırmızı filtre kullanılıyor. Sağ göz de ise genellikle mavi ve yeşil filtreler tercih ediliyor. Avrupada yaygın olarak kırmızı – yeşil kombinasyonu kullanılırken; Amerika’da kırmızı – mavi kombinasyonu tercih ediliyor. Renk zenginliği açısından kırmızı – mavi filtreli gözlükler öneriliyor. Bu renklerin amacı, iki farklı (benzer) görüntünün bağımsız olarak sol ve sağ gözümüzde gösterilmesidir. Yani sol gözümüzün algıladığını, sağ gözümüz algılayamıyor. İzlenen görüntülerde buna uygun şekilde hazırlanıyorlar. Bu gözlüklerin olumsuz yanı görüntülerin renk ve berraklık kaybına uğramasıdır. Polarize gözlükler biraz daha modern zamanlara aitler. Görüntüler polarize camlar tarafından filtre ediliyor. Sol taraf dikey ışık dalgalarına odaklanırken, sağ taraf sadece yatay ışık dalgalarına odaklanıyor. Sinema salonlarında da tercih edilen 3D görüntüleme gözlükleri olarak aklınızda kalabilir. Rahatsız edici bir tarafları yok. Uzun süreli kullanımlar için idealler. Bununla beraber renklerdeki doygunluk ve kontrast performanslarının da başarılı olduğunu söyleyebiliriz.





Polarize 3D gözlüklerin camları anaglif yapıda değiller. Işık geçirgenlikleri daha farklı.

Active Shutter gözlüklerin sıvı kristal ve yardımcı polarizasyon filtrelerden yararlanan bir yapısı var. Yani Anaglif ve Polarize gibi pasif değiller. 3D gözlükleri arasında popüler bir yer edinmeyi başardı. Gözlükler pille çalışıyor. Tabii gözlüğü ağırlaştırıyorlar ama kısa sürede alışıyorsunuz. Yalnız düşük pil durumlarında gözlüğün çalışma performansı aksayabiliyor. Aklınızda bulunsun. Genellikle radyo sinyali üzerinden iletişim kuruyorlar. Eğer düşük yenileme hızına sahip bir ekranı izliyorsanız, gözlük rahatsız edebiliyor. En az 120 Hertz bir TV öneriyoruz (3D’ye hazır TV’lerde “3D Ready TV” uyarısını görebilirsiniz). Böylece sol ve sağ gözünüze gönderilen iki ayrı görüntü 60 Hertz / 60 Hertz olarak ayrılacaktır. Zaten 3D TV’leri 200 ve 240 Hertz olarak bulabilmek mümkün hale geldi. Active Shutter gözlükler, görüş açısı tarafında da geniş bir kullanım alanı sunuyorlar.



Ekran kartı üreticisi NVIDIA’nın bir süre önce hazırladığı Active Shutter tipindeki 3D gözlüğü. Sony, Samsung ve Panasonic gibi üreticilerinde Active Shutter gözlükleri bulunuyor.

3D Televizyon

3D TV’lerde özellikle dikkat etmeniz ayrıntılar var. İlk aşamada “Hertz” değerini inceleyin. 3D içeriklerinin gösterimine hazır bir ekranın, pikselleri 120 Hertz hızında yenilemesi uygundur. Örneğin; evlerinizdeki LCD / LED monitörlerin büyük bir bölümü 60 Hertz ile çalışıyor. Fakat 3D işleminde iki gözünüzde ayrı görüntülerden sorumlu olacakları için, o monitörün 120 Hertz olarak çalışması gerekiyor. Active Shutter bölümünde de bahsetmiştik. Size önerimiz, en az 200 / 240 Hertz hızında çalışan bir paneli tercih etmeniz gerektiğidir. Eğer her gözünüzde 120 Hertz hızında görüntü tazelenmesi gerçekleşirse, daha yumuşak bir seyir süreci yaşayacağınızdan emin olabilirsiniz. 3D TV’ler ile beraber Blu Ray oynatıcısı kullanmanızda uygun olacaktır. “Blu ray 3D” filmler ortaya çıkmaya başladılar. 2010 ve özellikle 2011 senesinde oldukça fazla sayı da 3D filmler ile karşılaşacaksınız. Ayrıca eski standartlardaki HDMI kablolarınızdan da kurtulun. 3D standartları çerçevesinde HDMI 1.4 sürüm kablolardan yararlanmalısınız. Bazı 3D TV’ler 2D görüntüleri yazılımsal olarak 3D’ye çevirebiliyor. Fakat bu işlemin sonucunda, doğal 3D içeriklerde karşılaştığınız kaliteyi beklememeniz doğru olacaktır. Ülkemizde henüz 3D yayın yapan bir kanal yok. Fakat HD yayın zamanında yaşanan yavaşlık, HD üzerine 3D’nin eklenmesi ile beraber hızlanacaktır. Yabancı kanallarda bu yöndeki ilk adımlar atıldı. Dünyaca ünlü belgesel kanalı Discovery Channel, 3D yayınlara başladı. Spor yayıncılarından ESPN ve SKY Sports kanaları da aynı şekilde 3D yayınlara başladı. Brezilya, Güney Kore, Avustralya / Yeni Zelenda’da belirli zaman dilimlerinde 3D yayınlar yapılıyor. Türksat 3D kanalı da birkaç ay önce test yayınlarını başlatmıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder