Bu Blogda Ara

11 Temmuz 2013 Perşembe

JAPONYA'DA LAZER DEVRİMİ


Japonya'da yeni trafik ışıkları kullanılmaya başlandı

Japonya'daki trafik lambası, daha doğrusu lazeri... Yayalar geçeceği zaman lazer ışınları tarafından yol lazer ile kapatılıyor.


Japonya'da karayollarında kullanıma geçmeye hazırlanan sanal duvarlar trafik ışıkları için bonus olarak tasarlanmış. Araç trafiğinde yaklaşan yolun üzerindeki insanları hareketli siluetleri proje “plazma lazer ışınları” olarak kullanabilmek mümkün. Teknoloji için tasarlanan sanal duvarları iki farklı yöntem ile değerlendirmeğe ne dersiniz? Avantaj olarak; trafik sakin ve sokak arasındaki gibi seyrek izleyen araçları, insanların etrafındaki sürücüleri daha dikkatli olmasını sağlama olasılığı var. Dezavantaj olarak; dev kırmızı rakamlar görünümünü çökmesini ve genel kargaşa, panik neden olacağı söylenebilir.


2 Mart 2013 Cumartesi


Örümcek Adamın Sırrı Çözüldü!(SPİDERMAN)


Film gerçek oldu! Çizgi kahraman Örümcek Adam hayranı Leicester Üniversitesinden iki  araştırmacı fizik öğrencisi 2 yıllık çabanın ardından  amaçlarına ulaştılar.Örümcek Adam 2 Filminden çok etkilenen öğrenciler;çizgi kahraman Örümcek Adamın en önemli özelliği olan süper esnek  ve Örümcek Adamı taşıyabilecek kadar güçlü olan,hiç kopmayan örümcek ağlarını yapmaya karar verdiler.    Özellikle Örümcek Adam 2 filminin de tren sahnesinde yer alan örümcek ağlarıyla bir trenin durdurulup durdurulamayacağını merak eden bu iki araştırmacı,bu amaç uğruna doğadaki tüm örümcek çeşitlerini ve salgıladıkları ağların özelliklerini incelemeye,laboratuarda test etmeye başladılar. 



Tam umutlarını kesecekken Madagaskar Kara Örümceğini keşfeden öğrenciler,doğada sadece bu örümcek türünün salgıladığı ağ maddesinin çelikten bile güçlü olduğunu, hızla gitmekte olan dört spor arabayı veya Örümcek Adam 2 filmindeki gibi hızla gitmekte olan New York Metrosundaki treni ağlar kopmadan durdurmaya yetecek güçte olduğunu hesapladıklarını ifade ettiler.Araştırmalarını bu yönde sürdüren öğrenciler ağ tekstil teknolojisi projelerinin yerel hükümet tarafında da desteklendiğini,yakın gelecekte  ipek kadar ince ağların tekstil teknolojisinde üretilmeye başlanacağını,Örümcek Adam gibi ağ fırlatarak tren durdurmanın,hatta seyahat etmenin mümkün olacağını belirttiler.   Projelerinin Universal Studyoları tarafında da takip edildiğini vurgulayarak yeni Örümcek Adam 3 filminde bu yeni ağ tekstili teknolojisinin kullanacağını açıkladılar. Yakın gelecekte sokaklarda ellerindeki kartuşlardan yeni ağ tekstili teknolojisiyle üretilmiş ağlar fırlatarak seyahat eden insanların dolaşmasının hayal olmadığını,çizgi kahraman Örümcek Adamın sırrının çözüldüğünü ve gerçeğe dönüştüğünü belirten yetkililerde projeyi sonuna kadar finanse edeceklerini açıkladılar. Yeni ağ tekstili teknolojisinin gelişmesiyle bir çok çizgi roman severin ve Örümcek Adamın yaratıcısı Marvel’in de hayali gerçek olacak gözüküyor.



18 Şubat 2013 Pazartesi

APPLE MI, GALAXY Mİ ?
    
2 teknoloji devi Apple ile Samsung arasındaki akıllı telefon rekabeti gün geçtikçe kızışıyor. Apple'in iPhone 5'i      çıkarması üzerinden kısa bir süre geçmesine rağmen Samsung, Galaxy 4 için kolları sıvadı. Güney Kore'de yayımlanan Korea Times gazetesinin haberine göre, İspanya'nın Barcelona kentinde gelecek şubat ayında düzenlenecek fuarda Samsung, Galaxy 4'ü tanıtacak.

GALAXY 4 KAÇ ÇEKİRDEKLİ OLACAK?

Gazete, ekran boyutunun 5 inç olması beklenen telefonun işlemcisinin dört çekirdekli olacağını ve iPhone 5 gibi LTE kapasitesine sahip olacağını belirtti. Samsung'tan bir yetkili, telefonun şeklinin Galaxy 3'teki gibi olacağını belirtti. Yeni telefonun gelecek mart ayında da piyasaya çıkacağı belirtildi.

27 Aralık 2012 Perşembe

"ROBOT NAO"

Nao, Paris Merkezli bir Pransız şirketi olan Aldebaran Robotics tarafından geliştirilmiş olan programlanabilir, orta ölçekli bir insansı robottur. Nao projesi 2004 yılında başlatıldı. 15 Ağustos 2007 tarihinde Nao, uluslararası robot yarışması olan Robot Futbolu Dünya Kupası (Robocup) Standart Platform Ligi'nde (SPL) kullanılan Sony'nin robot köpeği AIBO'nun yerini aldı. [1] Nao, RoboCup'ta 2008 ve 2009 yıllarında kullanıldı. 2010 yılında NaoV3R versiyonu RoboCup 2010'da SPL için standart olarak seçildi. 
Nao Akademik Sürümü, araştırma ve eğitim amacıyla üniversiteler ve laboratuvarlarda kullanılmaktadır ve 2011 yılına kadar kamu dağıtım için öngörülmektedir. Ekim 2010'da Tokyo Üniversitesi, kendi kendi "Nakamura Lab"ında asistan olarak geliştirilmek umuduyla 30 adet Nao satın aldı. 
2010 yazında, Nao Çin'de Shanghai Expo bir senkronize dans rutin küresel manşetlere taşındı. [4] Aralık 2010 yılında, bir Nao robot bir stand-up komedi rutin, [5] ve yeni bir sürüm yapıyor gösterildirobot heykel silah ve gelişmiş motorları featuring serbest bırakıldı.,

Sürümleri Ve Durumları

Nao Altı prototipleri 2005 ve 2007 yılları arasında tasarlanmıştır:

Mart 2006 Ocak 2005: AL-01, AL-02 ve AL-03

*Temmuz 2006 * Eylül 2005: AL-04

      *Haziran 2007 * Haziran 2006: AL-05.a

*Aralık 2007 * Mayıs 2007: AL-05.b

Mart 2008 tarihinde, robot Nao Robocup Edition, ilk nihai sürüm o yılın Robocup bir yarışmacı ile serbest bırakıldı.Nao Akademik Edition'da geç 2008 yılında üniversiteler ve eğitim şirketleri yayımlanmıştır. 2010 yılı sonlarında Nao Developer Program geliştiriciler artık silah featuring Nao H25 Sürüm 3.3, yeni bir başı ve her taraftan yeni bir kapasitif sensör tedarik sağlamak için başlatıldı.
2011 Mayıs ayında, Aldebaran bu Nao Kullanıcı kontrol kaynak kod halka olarak açık kaynak. Haziran 2011 yılında, Aldebaran turunda US $ 13 milyon dolar bağış [[girişim sermayesi | fon girişimi].] Intel Capital tarafından yönetilen genel halkın kullanımı için robot bir versiyonu geç 2012 yılında hizmete açılacak olacak.


ÖZELLİKLERİ
Yükseklik58 santimetre (−-23 in)
Ağırlık4,3 kilo (9.5 lb)
Özerlik90 Dakika (Yüremeye Ayarlıda)
Serbestlik derecesi21 - 25
İşlemcix86 AMD Geode 500 MHz
İşletim SistemiLinux
Uyumlu işletim sistemiWindows, Mac OS, Linux
Programlama dilleriC++, C, Python, Urbi, .Net
Görme2 Adet CMOS 640×480 Kamera
BağlantılarEthernet, Wi-Fi









19 Aralık 2012 Çarşamba

Facebook Resimlerinizi Satacak..!


Facebook'a ait fotoğraf paylaşım platformu İnstagram, gizlilik politikasında değişiklik yaparak, siteye yüklenen fotoğrafları sahiplerine haber vermeden reklamcılara satma kararı aldı.
Buna göre kullanıcılar eğer 16 Ocak tarihine kadar hesaplarını silmezlerse, satışa itiraz hakları olmayacak.İnstagram'ın kullanım koşullarında yapılan diğer bir değişiklikse "kullanıcılar hakkındaki bilgilerin Facebook, diğer ortaklar ve reklamcılarla paylaşılabileceği" maddesi.Karar, sosyal medyada büyük tepki topladı. Bir kullanıcı, değişikliği "intihar mektubuna" benzetti.Facebook, Nisan ayında 1 milyar dolar ödeyerek İnstagram'ı satın almıştı.Facebook'un Küresel Pazarlama Çözümleri Başkan Yardımcısı Carolyn Everson bu ay başında, "Eninde sonunda İnstagram'dan para kazanmanın yolunu bulacağız" diyerek bu adımın sinyalini vermişti.İnstagram'ın internet sitesinde yer alan gizlilik ve kullanım şartlarına değişiklikler şöyle yansıdı: "Size ait bilgileri, bununla birlikte tanımlama bilgileri, günlük dosyaları ve aygıt tanımlayıcılar gibi araçlarla elde edilenbilgileri ve size hizmet sunmamıza yardımcı olan organizasyonlarla ilişkili yer bilgilerini (...) üçüncü reklam ortaklarıyla paylaşabiliriz."Kullanım koşulları metninin güncellenmiş halinde de şöyle deniliyor: "(...) bir ticari işletmenin ücretli veya sponsorlu içerik veya promosyonlarla bağlantılı olarak kullanıcı adınızı, görünümünüzü, fotoğraflarınızı size herhangi bir bedel ödemeksizin göstermemiz için para ödemesini kabul etmiş sayılırsınız."


23 Kasım 2012 Cuma

TÜRKİYE'DE BOR MADENİ


Borla çalışan araba üretildi, maliyeti 200 TL olan 1 Kg bor ile 19.000 KM yol yapabiliyor. ( 1100KG. Oto sabit 100 Km süratle giderse) bu demek oluyor ki petrole son.

Tam tersine batılı ülkeler bor işletmeciliğinin kansere yol açtığını idda ederek bor madenininden soğutma çabası içindeler. Oysa bu mucize maden kanser tedavisinde de kullanılmaktadır.

Türkiye kıskaçta , arabayı bor madeniyle çalış

tıracak patentli 600 proje olduğu ortaya çıktı. TÜRKİYE, dünya bor rezervinin %73'üne sahip ve İNŞALLAH Türkiye geleceğin enerji devidir ve uluslararası teröristler Türkiyeyi işte bu yüzden durdurma planı içindedir !


Yakıtın kullanımı

Bor yakıtının hem benzinle hem mazotla çalışan araçlara konulabileceğini bildiren Arvas, şöyle konuştu:

"Ürettiğimiz bor yakıtı direk aracın yakıt deposuna konuluyor. Hem benzine hem mazota katkı olabiliyor. Bor uzay araçlarında da kullanıyor. Yanması çok yüksek. Yakıta katıldığı zaman, araçlar en az 300 - 350 kilometre fazla gidecektir. Benzinle bin kilometre giden bir araç bu katkıyla bin 350 kilometre yapar. Gelecek zamanlarda benzin istasyonları gibi, bor istasyonları kurulacak ve bor yakıtı benzinden 10 kat daha düşük olacak. Çünkü madenin kaynağı Türkiye'de. Biz teknolojiyi üreterek dünyanın hizmetine sunduk, henüz bor yakıtına fiyat biçmedik. Biz Türk borunun depolara girdiğini göstermek istedik, bunu da başardık."

Bor yakıtının avantajları Bor yakıtının çevreci, güvenli oluşu ve kolay taşınabilirliği ile avantajlı bir yakıt olduğunu ifade eden Arvas, "Bor yakıtı, kolaylıkla yanmayan bir yapıdadır. Dolayısıyla infilak etme, kıvılcımla, ateşle tutuşma riski yoktur. Bir kaza anında patlama meydana gelmeyecektir. Bu yönüyle bor çok önemli bir yakıttır ve nakliyesinde risk olmayışı Bor yakıtı için bir üstünlük ve alternatifsizlik kazandırmaktadır. Bor çevre dostudur, yanma sonrası gaz emisyonu oluşturmamaktadır. Bor yakıtı kara ve deniz kazalarında toprağa ve suya karışması halinde hiçbir zaman kirlenmeye neden olmayacak, toprakta doğal bitkiler için besleyici olacak ve, denizlerde de kolay çözülerek, zaten deniz suyunda olan Bor elementi ilave bir risk oluşturmayacaktır" diye konuştu.


PEKİ BİLMEDİKLERİMİZ


Duyarli bir vatandas olarak lütfen sonuna kadar okuyunuz...

BOR ile çalışan araba üretildi, Türkiye kıskaçta.HERŞEYİMİZİ YİTİRECEĞİZ...Borla çalısan araba üretildi, Türkiye kıskaçta.*Arabayı bor madeniyle çalıştıracak patentli 600 proje olduğu ortaya çıktı. Türkiye, dünya rezervinin yüzde 70`ine sahip ve uluslararası tröstler Türkiye uyanmadan bu kaynağı ele geçirmeyi planlıyor. Amerikan Millenium Cell (MC) ve stratejik ortağı Daimler-Chrysler (DC), seri üretime bile geçti. Ancak uluslararası tröstler, bu gelişmeleri ülkemizdeki bor zenginliğine egemen olmak için Türkiye`den kaçırıyor. Aksiyon dergisinde yayımlanan habere göre, konuyla ilgili incelemelerden biri Scientific American dergisinin Mayıs 2002 sayısında yayımlandı . Bir arkadaşımdan gelen ve daha önce bilginiz olduğunu düşündüğüm bir mektubu önemi nedeniyle ve arkadaşımın ricası üzerine dikkatlerinize sunuyorum. T O R Y U M Toryum radyoaktif bir element ve doğal olarak nükleer enerji elde etmekte kullanılıyor. Hem de alternatifleri içinde en temizi.Dünyada en çok Toryum rezervine sahip ülke hangisi bilin bakalım?Türkiye. Rezervi ne kadar ? --- 800.000 Ton.Sonra hangi ülke geliyor? Hindistan.Rezervi ne kadar ? --- 300.000 Ton.Türkiye`nin, iç borcu --- 85 milyar $.Dış Borcu 125 milyar $. Toplam 220 milyar $.Peki sahip olduğumuz Toryum`un değeri ne kadar? ---120 TRILYON $. Yani toplam borcumuzu 545 kere ödüyor.Önce Bor, şimdi de Toryum…Daha bilmediğimiz neler var kim bilir !...**DÜŞÜNÜLEBİLECEK EN TEMİZ YAKIT` başlığında verilen haberde, kimyager Steven Amendola`nın Ford Explorer model otomobili bor bileşiklerinden elde edilen yakıtla çalıştırıldığını anlatıyordu.**ABD`li kimyager Amendola`ya göre, sodyum bor hidritle çalışanotomobilin hem menzili iki katına çıkıyor, hem patlama ihtimali olmadığı için tam güvenli oluyor, hem çevre kirliliği olmuyor, hem de yakıt kullanıldıktan sonra tekrar değerlendirilebiliyor.**Benzinle çalışan otomobillerde yakıtı depolama sorunu olduğu için menzili düşüyor. Borla çalışanlardaysa bu sorun ortadan kalkıyor sodyum bor Hidrit maddesi ile suyun oluşturduğu hidrojenin yakıt pillerine ulaşması ve açığa çıkan enerjinin mekanik enerjiye dönüşmesiyle yürüyor.**Bor konusu özellikle son yıllarda Türkiye gündeminden hiç inmedi. Bilgisayardan silaha, nükleer teknolojiden akaryakıta kadar birçok alanda kullanılan bor, ister istemez birçok çevrenin ilgi odağı...**Tartışmalar, bazı kişi ve güçlerin özelleştirme furyasınıda arkalarınaalarak, bu cazip ve stratejik madeni `iç etmek` istediğinden, uluslararası tröstlerin Türkiye`yi bor konusunda baskı altına aldığına,bor`u devletin yeterli karlılık ve verimlilikte kullanamadığına kadar uzanıyor.**Devlet Denetim Elemanlar? Dernegi(DENETDE) Başkanı AtilayErgüven de bor gibi hayati önemi olan konulardaki gelişmelerin Türkiye`ye geç yansımasını, BATILILAR TÜRKİYE`YE BOR TEKNOLOJISININ GELMESİNİ ÖNLEDİKLERİ GİBİ, O KONUDAKİ ÖNLEMELERİ DE DUYUP, BORUN ÖNEMİNİ KAVRAMAMIZI İSTEMİYORLAR!` sözleriyle izah ediyor.**Dünya bor rezervinin yüzde 70`i Türkiye`de.Bizi yüzde 13`le ABD izliyor.**Rezervlerini yıllar önce kullanmaya başlayan Amerika`nın, kenditopraklarından çıkarabileceği miktar gittikçe azalıyor. Bor zengini Türkiye ise bu potansiyelini ancak ham borunu satarak değerlendirebiliyor.*** Mamul bor ürünleri üretebilmek için gerekli teknoloji Türkiye`de yok. Çünkü Batılı ülkeler bor teknolojisini bize vermeyi hep reddediyor. Ham cevher olarak Peki sahip olduğumuz Neptünyum'un değeri ne kadar?...Çok şaşıracaksınız ama 9 Trilyon $Türkiye'nin, iç borcu: 85 milyar $.DIS Borcu 125 milyar $.Toplam; 220 milyar $. Elimizdeki Neptünyum'un değerini tekrar ediyorum 9TRiLYON $ Yani toplam borcumuzun 40 kat fazlası Önce Bor, sonra Toryum, şimdi de Neptünyum.Bilgilenmek ve bildirmek amacı ile lütfen sessiz kalmayınız... Pekiiii Adamlar ne diyor biliyor musunuz geçenlerde? "Türkiye Türklere bırakılamayacak kadar zengin bir ülkedir"Kim işletecek bu madenleri?




5 Ekim 2012 Cuma

Mimar Sinan'ın 470 Yıl Sonra Ortaya Çıkan Sırrı

Mimar Sinan,Şehzadebaşı Camii'ni restore edemeyen mimarlara, cam şişede bıraktığı mektubuyla yol gösterdi.
Osmanlı İmparatorluğu'nda 50 yıla yakın bir süre mimarbaşılığı yapan, imparatorluğun her yanına dağılmış çok sayıda ünlü eseri bulunanMimar Sinan, bugün bile dünyaca tanınmış mimarlara ders veriyor. Büyük ustanın 1543 yılında yaptığı İstanbul'daki Şehzadebaşı Camii'nin 1990'lı yıllardaki restorasyonunda yaşananlar, tüm dünyayı şoke etti.
Mimar Sinan'ın 'çıraklık eserim' dediği Şehzadebaşı Camii'sinin zedelenen kemerleri için restorasyon çalışmaları başlatıldı. Camiinin kemerlerindeki sorun, çok sayıda mimarı bir araya getirdi. Mimarlar restore konusunda karar veremedi. Ortaya birçok fikir atıldı ama hiçbiri kabul edilmedi. Mimarlardan biri incelemeler sırasında caminin kemerlerinde bir oyuk fark etti. Bu oyuktan çıkan cam şişede gizlenmiş mektup, inanılmaz gerçeği gün yüzüne çıkardı.
Mektubun Mimar Sinan tarafından yazıldığı anlaşıldı. Büyük usta mektubunda, "Bu notu bulduğunuza göre kemerlerden birinin kilit taşı aşındı ve nasıl değiştireceğinizi bilmiyorsunuz" diyordu. Mektubun devamında kemerin nasıl onarılacağını anlatan Mimar Sinan, 469 yıl sonrasına da ışık tutmuş oldu. Kemerin onarımı mektuptaki gibi yapıldı. Şehzadebaşı Camii ile birlikte büyük ustanın birçok eserlerinde de mektuplar bırakarak yol gösterdiği anlaşıldı.
 SÜLEYMANİYE CAMİİ'NDEKİ ÖNEMLİ NOT
 Süleymaniye Camii'nin restorasyonunda da Şehzadebaşı Camii'nde olduğu gibi Mimar Sinan'dan not bulundu. Bir oyuktan çıkan notta, büyük usta şöyle diyordu: "Her kim bu taş eskidiğinde yenisiyle değiştirmek isterse, eski taşın yerine takılacak yeni kilit taşının iki tarafından yağlı iple taşı bir taraftan sokup öteki taraftan çeksin. Sonra ipin dışarıda kalan kısımlarını kessin." Süleymaniye Camii'sini kurtaran bu mektup şu anda Topkapı Sarayı'nda saklanıyor.
 BÜYÜK USTA RAYLI SİSTEM KULLANMIŞ
 1950-1960 yılları arasında inşaat mühendisi, mimar ve jeofizikçilerden oluşan bir Japon heyeti Sultanahmet Camii ve Süleymaniye Camii ile yakından ilgilendi. Mimar Sinan'ın camileri gevşek zemin üzerine inşa edildiğini gören heyet, camilerde bir çatlak dahi olmamasına akıl sır erdiremedi. Camilerin sabitlenmediği, yerinde oynayarak yıkılmaktan kurtulduğu anlaşıldı. Minarelerin de raylı sistem üzerine oturtulduğu ve her yöne yaklaşık 5 derece yatabildiği ortaya çıktı.
 JAPON MÜHENDİS TRANSA GEÇTİ...
 Selimiye Camii'ne gidenler bir gün kubbenin altında sırtüstü yatan Japon turist görmüşler. "Burası kutsal bir yer. Oturun veya ayakta durun" diyerek uyarmışlar. Ancak, Japon trans vaziyetteymiş, gözlerini kubbeden ayırmadan şöyle sayıklıyormuş; "Bu imkansız. Ben yılların mühendisiyim. Bu kubbe var olamaz. Kubbenin o şekilde durması fizik kurallarına aykırı..."